TAKİP ET & ONAYLA

Translate

29 Aralık 2012 Cumartesi

BOLLUK VE BEREKET BİLİNCİ

Bolluk ve bereket bizlerin zihninde vardır. Oysa evrende her şey, herkese yetecek miktarda bolca bulunmaktadır. Ancak, bazı kişiler ki; bunlar azınlıktır, her şeye sahipken, diğer büyük çoğunluk azla yetinmek durumundadır. Bu kişilerin, daha şanslı olduğunu düşünür ve kendimizi kurban olarak görebiliriz. İşte o zaman isyanlar da başlar. Oysa yaşamımıza daha çok bolluk ve bereketi çekmek, olumsuz bilinçaltı kayıtlarımızı ve enerjilerimizi bulup, yerine yenilerini koyarak mümkündür. Bunun için günlük hayatımızda dikkat edebileceğimiz bazı önerilerim aşağıdaki gibidir
  • Ağzınızdan çıkanı kulağınız duysun:
Bolluk ve bereketi bize çeken önce zihinsel durumlar, sonra da ağzımızdan çıkan sözcüklerdir. Sözcüklerin yaratım gücü yüksektir. Bilinçaltımızı hangi sözler ile programlarsak onu çeker ve yaratırız. Yaratım enerjisi mantık bilmez. Sadece ağzımızdan çıkanı ve zihnimizden geçirdiklerimizi sadık bir hizmetkâr gibi yerine getirir.

Örneğin: Para kirlidir./ Zenginlik günahkârlıktır/ Zenginler parayı meşru yollardan kazanmaz. Kim bilir kimin canını yakmışlardır/Çok para mutluluk getirmez./Az aşım, ağrımaz dişim/ Parayı eve erkek getirir (kadınlar için)/Parayı eve baba getirir/Parayı hak etmek için çok çalışmam gerekir./Çalışarak zengin olunmaz/Gibi kayıtlarınız olabilir. Öncelikle bu kayıtları iptal ediyoruz. Yerine aşağıdaki gibi olumlamalarımızı içimize iyice oturana kadar tekrar edip, hayatımıza uygulayabilir oluyoruz. (Bu arada herkes kendi bilinçaltı kayıtlarını bulabilir. Çok farklı şeyler çıkacaktır mutlaka)
*Bolluk ve bereket bana her an, her yerden gelir. /Ben kendi bolluk ve bereketimle buluşmayı kabul ediyorum. /İhtiyacım olan her şey bana ihtiyacım olduğu anda gelir, buna inanıyorum. /Para bana artarak gelir. Buna koşul ve sınır koymayı bitiriyorum. /Benim yaşamımda her şey yeterli, yaşamım bolluk ve bereket içinde. (olmasa bile söyleyin. Ama olacağına inanarak) /
Alma ve verme dengesi:
Bazı insanlar sadece almak isterler, bazıları ise vermek. Vermeyi sevenler alıcı olmaktan utanıp, bunu yanlış bir şey gibi görebilirler. Veya alıcı olanlar da vermeyi kendileri için sıkıntı haline getirebilir. Unutmayalım ki PARA bir enerjidir. Ve her enerji gibi akmak ister.
 Örneğin; kazandığımız parayı sadece biriktirmek için kullanıp kendi içimizin isteklerini ve ailemizin ihtiyaçlarını görmezden gelirsek bu bizim para akışımızın dengede olmadığını gösterir. Sadece alıcı olup vermeyi bilmediğimiz için belki para bir yerde birikecektir ama istediğimiz hayatı yaşamıyor olacağızdır. Ve paranın çıkış yönünü kapalı tuttuğumuz için, para bize akamayacaktır. Gelecek olan daha fazla paranın önü tıkanabilecektir.
Yine bize gelen paradan daha fazla harcama yaptığımızda; (kredi kartları örneklerinde olduğu gibi) dengede değiliz demektir. Gelen paradan daha çocuğunu kullanmak istediğimizde, kendimize borç ve iflas enerjilerini de birlikte çekeriz. Borçlanma zihni ödemeyi gelecek zamana attığı için, bizi şimdiki zamandan uzaklaştırır. Kaygı ve endişe doğurur. An’ı yaşamanın keyfine varamayız. Oysaki BOLLUK ve BEREKET BİLİŞİNDE alış ve veriş an’da yaşanır. Akış an’dadır. Evren bana ihtiyacım kadar parayı, ihtiyacım olduğu anda verir. Ben de o parayı evrenin benim vermemi istediği yere, gerektiği kadar veririm. Eğer ben parayı gücüme ve korkularıma destek için gerektiğinden fazla harcarsam akışta kesinti olur. Yine eğer vermem gerekenden az verir ve tutmayı seçersem, enerji birikir ve gidişatı olumsuz yönde etkiler. En iyisi biz akışa teslim olalım ve gelişine de gidişine de izin verelim. Gelene sevinmediğimiz gibi, gidene de üzülmeyelim. Parayı hayatımızın baş unsuru yapmayalım, güç haline getirmeyelim. O zaman işimiz daha kolay olacaktır.

Örnek olumlamalar:

Ben paranın hayatıma girmesine izin veriyorum.
Ben, bana gelen parayı dengede kullanmayı kabul ediyorum.
Para, bana evrenden gelir. Ben evrene geri veririm. Paranın doğal akışını kabul ediyorum.
Bana gelen parayı, istediğim zaman, kullanmayı kabul ediyorum.



• BÜYÜK DÜŞÜN, İSTE, YARAT…

Bolluk ve bereket enerjisi yaratım enerjisidir. Sen kendini bolluğa açarsan, bolluk ve bereket de senin içinden akar. Kendini açtığın kadar, evrendeki bolluk ve bereket enerjisinin ne kadar fazla ve sonsuz olduğunu ve sadece bazı kişilerin tekelinde olmadığını görürsün. İçindeki bolluğu açmalısın ki, para sana gelsin. Yeter ki kabul et. Yeter ki iste. Paraya verdiğin anlamları bırak. Parayı hayatının merkezi yapmayı bırak. Para temel amaç olmamalı sadece bir araç olmalıdır. Parayı korkularınla çağırmayı bırak. Güç için kullanmayı bırak. Bu sana zarar verecektir.
Evrende her şey enerjidir. Ve bir tabak yemek ile son model araba istemek arasında hiçbir fark yoktur. Fakat sen sadece karnını doyurmak ve bir tabak yemek istersen, sana o gelecektir. Son model bir araba veya bir ev istersen de o gelecektir. İkisinin yaratımı için de aynı mekanizma işler. Fakat bizler bilinçaltımızda yemeği çok daha kolay bulacağımıza daha çok inandığımız için her gün bir tabak yemekle buluşmamız hiç de zor olmayacaktır. Oysa ağzınızla son model bir araba istiyor olsanız bile içerden bilinçaltınız bağırır; “ Hangi parayla alacaksın bu arabayı. Sen kafayı yedin herhalde” diye. Çünkü içinizde bu parayla buluşup o araba alacağınıza dair inanç yoktur. Zaten de alamayacaksınız. Oysa alanların buna itirazı olmamış, gerçekten inanmışlardır.



Eğer doğru istemeyi öğrenirseniz, yemek de araba da aynı şekilde sizinle buluşabilir. Ancak arabayı isterken de, yemek ister gibi istemelisiniz. İkisine sahip olabilmek arasında fark yoktur. Sadece araba isterken neden istiyorum buna bakmak gerekecektir. Birilerine hava atmak, zenginliği ispat etmek gibi sebeplerle istiyorsan bu enerjilerini dönüştürmelisin. Sadece kendin için, kendi keyfin için istemelisin. Senin için o arabaya sahip olmak sana anlam yüklememelidir. Olsa da olur, olmasa da gerçeğini kabul etmelisin. Ama istersen yaratırsın.

Büyük düşünün ve isteklerinize sınır ve koşul koymayın.

Bazı olumlama örnekleri:
Ben kolay para yaratıyorum.
Ben çok parayı hak ediyorum.
Ben kendi paramı kendim yaratıyorum.
Ben kendi bolluk ve bereketimi yaşamayı seçiyorum.
Benim bulunduğum her yerde bolluk ve bereket vardır


İSTEKLERİNİZE KOŞUL KOYMAYIN…

İnsanlar genellikle isteklerini zamana, koşula bağlarlar ve sınır koyarlar. Örneğin; “ Bir evim arabam olsun, rahata ve huzura ereceğim” ya da “ Çocuklar okulu bitirsin kendime o zaman vakit ayıracağım” ya da “Günde 12 saat çalışmalıyım ki istediğim parayı kazanayım” veya “ Hele bir askerliğimi yapayım. O zaman istediğim gibi bir işe girerim.” gibi…


Bu örnekleri herkes kendi bilinçaltını yoklayarak çoğaltabilir şüphesiz. “Bir evim ve arabam olsun o zaman rahata ve huzura ereceğim.” Cümlesini ele alalım. Hayat bu… Hiçbir zaman evimiz ve arabamız olmayabilir. O zaman mutlu ve huzurlu olmayacak mıyım? Kiralık bir evde yaşarken, otobüse binerken mutlu ve huzurlu olamaz mıyım? Bu cümleyi kurarsan; EVET OLAMAYACAKSIN… Bilinçaltımız işte bizi farkında olmadan böyle güzel yönetir. Çünkü ben mutlu ve huzurlu olmak için, ev ve araba şartı koydum. Evren ne yapsın. Sen ne dersen o oluyor…

OLUMLAMAMIZ ŞU: Ben, ne kadar daha yaşayacaksam eğer; bu bir an bile olabilir. MUTLU, HUZURLU, SAĞLIKLI, DİNGİN ve BOLLUK, BEREKET içinde yaşamak istiyorum…
Yine başka bir örnekten hareket edersek eğer; genellikle yaygın bir kanı vardır. Bir işe girmek için aracılar bulunur, araya tanıdıklar sokulur. Böylelikle daha kolay iş bulunacağı zannedilir. Oysa bunu sadece zihnimiz söyler. Etraftan duyduğumuz veya şahit olduğumuz bir olay, zihnimizde böyle bir kalıp oluşturduğu için, böyle düşünürüz. Oysa isteklerimizin bize birçok yolla gelebilir. Para, iş, yiyecek, giyecek, araba, ev… Ne isterseniz isteyin, ama buna bir koşul, sınır ve süre koymayın. Siz kendinizi bir yere endeksler ve dikkatinizi, enerjinizi sadece oraya yönlendirirseniz, diğer yolları tıkamış olursunuz. Oysa sizinle buluşacak iş, sadece tanıdık vasıtasıyla gelmeyebilir. Birçok farklı yoldan gelebilir. Belki de yolda bir gazete parçasına basacaksınız, oradan bir iş ilanı bulacaksınız ve istediğiniz iş sizinle bu yolla buluşacaktır.

OLUMLAMAMIZ ŞU: Ben, severek yapacağım bir işin, benimle buluşması için kendime bütün kapılarımı açıyorum.



• SİZE GELECEK BOLLUK ve BEREKETE YER AÇIN…





Eğer, yaşamınızda yeterince bolluk ve bereket yoksa bunun için yerinizin olup olmadığına bir göz atmakta fayda vardır. Yaşamınızda yeniliklere, bolluğa ve berekete yer açmalısınız ki, yenileri gelebilsin. Bunun için, evimizde, ofisimizde, arabamızda, mutfağımızda, dolabımızda kullanmadığımız, atıl vaziyette bulunan eşyalar, objeler, giyecekler, var mı? Önce onlara bakalım. Yeni elbiseler istiyorsanız, kullanmadıklarınızı dolaplarınızda tutmayın. Güzelce ütüleyin, katlayın, kolilere koyup ihtiyacı olanlara verin. Bir süre sonra yeni kıyafetler bir şekilde sizinle buluşacaktır. Evinizde yer tutan, tozlanan kıvır zıvır eşyalar ve objeleri bırakın. Hem evinizin enerjisi rahatlayacak, hem de siz kullanılmayanı ve eskiyi bıraktıkça yenileri ve içinizin istedikleri sizinle buluşmaya başlayacaktır.

Düzenli olun… Evlerinizi, ofislerinizi, arabanızı temiz ve düzenli tutun. Toz negatif enerjiyi barındırır. Çok tozlu mekânlarda negatif enerji dolaşır. Zengin insanların evleri, ofisleri, arabaları temiz ve düzenlidir. Evinizde hiç eşyanız olmasa bile, temiz ve düzenli olun. Eşyalarınızı koyacak bir dolabınız olmasa bile kıyafetlerinizi düzgün bir şekilde katlayarak muhafaza edin. Benzer enerjilerin birbirini çektiği unutulmamalıdır. Bolluk ve bereket enerjisini çekmek için, temiz bir enerji alanına sahip olmalısınız. Temiz ve düzenli ortamlarda yaşamalısınız. Unutmayın toplanmış bir yatak her zaman daha iyi bir enerji verir. Düzensiz, pis ve tozlu ortamlarda biriken negatif enerji kıtlık enerjisini de kendine çeker. Şimdiden çekmecelerinizi ve dolaplarınızı düzenlemeye başlayabilir, çoraplarınızı attığınız yerden kaldırabilirsiniz ( bunu kızıma ithaf ediyorum) Pis şeyleri temizleyin ve düzenleyin. Bunun için zengin olmanız gerekmez. Sadece su ve sabun yeterlidir.

• SON OLARAK;
Dikkatimizi neye verirsek onun enerjisini büyütür ve yaşarız. Sürekli borçlarımızı düşünürsek borçlarımızı, kazançlarımızı düşünürsek kazançlarımızı büyütürüz. Dikkatimizi ve olumlamalarımızı hep kazançlarımız üzerine yoğunlaştıralım ki; bize geri dönenler de kazançlar olsun.
Bir restauranta yemeğe gittiğinizi düşünün. Yemek süresince hesabı düşünürseniz ve ya cebimdeki para yetmezse diye endişelenirseniz, onu yaratırsınız. Ne yediğiniz yemekten zevk alabilirsiniz, nede yediğiniz yemeğin bedelini ödeyebilirsiniz. Unutmayın ki ancak fakir insanlar parayı kafalarına takarlar. Zengin insanlar zaten yeterince paraları olduğu için parayı kafalarına takmazlar. Örneğe geri dönecek olursak, herkes kendi bütçesini ve yiyeceği miktarı bilir. Ona göre bir yer seçer sek, dilediğimizce, özgür korkusuz yemeğimizi yer, ücretini öder çıkarız. Ancak, paramız olmasa dahi, parasızlığımızı kafamıza takmadan yaşamayı becerebilirsek, bir gün bizimde zengin insanlar gibi korkusuzca para harcayabileceğimiz günler çok uzakta değildir. Benzer enerjiler birbirini çeker kuralı burada da geçerli.

Asla PARAM YOK cümlesini kurmayın. Bir liranız bile olsa paranız vardır. Param yok derseniz yokluğu yaratırsınız.



Ne kadar paranız olursa olsun, BENİM PARAM VAR deyin. Hiç yoksa bile söyleyin bunu. Çünkü sizin cebinizde o an için olmayabilir. Ama evrende bol miktarda var. Ve siz var olduğunu kabul ettiğinizde, bolca bulunan para ile mutlaka buluşursunuz. Ancak yine tekrar etmekte fayda görüyorum. Bunları ezbere söylemiyoruz. Gerçekten evrende bulunan bolluk, bereket ve paranın senin olduğu bilişi ile yürekten inanarak “ BENİM ÇOK PARAM VAR.” Diyoruz. Şu anda başkalarının cebinde olması bir şeyi değiştirmez. Herkese yetecek miktarda var.
Yalnız bunu hayal ile karıştırmayın lütfen. Hayal kurmak daha en başından bunun hayal olduğunu kabul etmektir. O zamanda bilinçaltınızdaki hayal kayıtları devreye girer ve bu hep hayal olarak kalır. Milli piyango ve şans oyunları bunu güzel bir örnektir. Neden sadece binlerce kişi içinden bir veya birkaç kişi piyangoyu tutturur. Hiç düşündünüz mü?


İmgelemek ve istemek ile hayal kurmak farklı şeylerdir. Belki şöyle diyebiliriz. Hayalin içine gerçek inanç ve kabulü eklersek istek oluşur. İsteklerinizi imgeleyin, imgelerinize inanç ve kabul yükleyin ve evrene teslim edin. Bunun olacağına yürekten inanın.

Örneğin; Dilediğiniz kadar, sınırsızca paranın sizin elinize verildiğini ve bunu iki elinizle kabul edip, aldığınızı imgeleyin. Bunu küçük bir meditasyon haline getirebilirsiniz.


Şimdiye kadar anlattığım bunca şeyden sonra, benim ve herkesin tek amacının para ve zenginlik olduğu yanılgısına düşmeyin. Amaç bu değil. Sadece zenginlik ve para ile istersek nasıl buluşabileceğimizi anlatıyorum. Çünkü bu mümkün.


Yoksa ben her zaman parasızlığın da kabulündeyimdir. Sizin de olmanızı tavsiye ederim. Eper parasız kalmaktan korkmuyorsam zaten kalmam. Çünkü korkmayıp kabul ettiğim için kendime çekmem. Sadece peynir, ekmekle muhteşem kahvaltılar yapmıştım. Lüks araçlara da sahip oldum, minibüsle yolculuklar da yaptım. Hala da yapıyorum. Ben her iki halinde kabulündeyim.


Ben de kendim için; kendi bolluk ve bereketimle buluşmayı kabul ediyorum. Önüme çıkan egosal tüm enerjilerimle tek tek yüzleşip, dönüştürmeyi kabul ediyorum.

Bereketiz Bol Olsun.Bolluk ve bereket ürünlerine ulaşım adresiniz 
https://www.facebook.com/pages/Bereket-C%C3%BCzdan%C4%B1/298495690214501?fref=ts 
veya meldatuncel@gmail.com





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder