TAKİP ET & ONAYLA

Translate

25 Şubat 2013 Pazartesi

HAREM & SULTAN & PADİŞAH ve MUHTEŞEM YÜZYIL GERÇEKLERİ


Pargalı, Kanuni'nin eniştesi değilmiş !!

Kanuni Sultan Süleyman'ın veziriazamı Makbûl ve Maktul İbrahim Paşa, nâm-ı diğer Pargalı İbrahim Paşa, bilindiğinin aksine padişahın damadı değilmiş. Uzunçarşılı, Pargalı İbrahim'in eşinin, Hatice Sultan değil Muhsine adında saray soylu olmayan bir hanım olduğunu belgeleriyle açıklıyor. Yazar, Hatice Sultan'ın İbrahim Paşa ile değil, İskender Paşa ile evli olduğunu da belirtiyor.


Hangisi gerçek harem















Hürrem Sultan


Hürrem Sultan 1506 yılında doğup 1558 yılında 52 yaşındayken vefat etti. Kanuni Sultan Süleyman Han'ın eşi ve sonraki padişah II. Selim'in annesidir.Hürrem Sultan, sarayda özel bir eğitim gördü. Güzelliği, zekası ve becerisi ile padişahın dikkatini çekmeyi bildi. Harem kadınları ve saray ileri gelenleri arasında da kendine yer edindi.Hürrem Sultan, Kanuni Sultan Süleyman'a bir kız, dört oğlan çocuğu doğurdu. En büyük oğlu Mehmet Şehzade tahta çıkamadan öldürüldü. İkinci oğlu Selim tahta çıktı. Diğer çocukları da Beyazıt ve Cihangir Şehzadelerdir. Kızı Mihrimah Sultan'ı Rüstem Paşa ile evlendi.Hürrem Sultan 18 Nisan 1558 tarihinde eşi Kanuni Sultan Süleyman'dan 8 sene önce 52 yaşındayken öldü. Oğlu II. Selim'in tahta çıkışını göremedi. Süleymaniye Camisi Külliyesi içinde kendisi için yaptırılan türbeye gömüldü. Türbenin iç duvarları bir cennet bahçesini tasvir eden İznik çinileriyle kaplıdır.Hürrem Sultan ayrıca Ayasofya Camii civarında yardıma muhtaç ve fakirlerin karnını doyurmak için bir mutfak yaptırtmıştır.

Dizide ki Bir sahnede Hurrem Sultan’ın ailesinin intikamını almak üzere saraya giren bir kadın intibaı uyandırılmış ki çok yanlıştır. Ailesinin öldürüldüğü bilinmiyor. Muhtemelen esir edilmediler. Hürrem Sultan, saraya 12 yaşlarında girdi. O zaman Kanuni Sultan Süleyman padişah değildi. Çok güzel değildi ama zekâsı ve sempatikliği ile temayüz etti. Hurrem (sevimli) ismi bu yüzden kendisine verildi. Şiirler yazan, edebiyat, dikiş-nakış, musiki bilen entelektüel bir hanımdı. Hürrem Sultan hataları ve zaafları bir yana, Kanuni Sultan Süleyman gibi herkesin övdüğü bir cihan padişahının gönlünü kazanmış; kocasına destek olmuş; hayır hasenatıyla kendisini sevdirmiş bir şahsiyettir. 

Harem bir mektepti eğlence yeri değil!


Haremağaları hareme girmez, haremle dışarının irtibatını temin ederdi. Harem ağaları?dizideki gibi beyaz değil, hepsi zenciydi.

Harem bir mektepti, eğlence yeri değildi. Hristiyan kız haremde kalamaz. Hepsine yeni isim verilir. Hiçbiri Hristiyan ismiyle anılmaz. Hürrem Sultan’ın ikide birde bakıp imrendiği gözdeler balkonu başka bir âlem. Filmlerde tasvir edilen kibar randevuevlerini andırıyor. Balkonda mânâsızca salınan şuh bir sürü kadın. Gerçeği aksettirmiyor. Padişah, şatafatı, güzel yaşamayı severdi. Ama zannedilenin aksine kadınlara düşkün değildi. Dört hanımı vardı. Hürrem’den sonra da kimseye iltifat etmemiştir. Fevkalâde prensipli, protokole çok bağlı, aynı zamanda pek zarif bir zât idi.

Padişahı eğlendirecek cariyeleri hasodabaşı seçiyor. Hasodabaşı hareme bile giremez. Cariyeler saraya alındığında haremin mutfak, kiler, hamam, hastane gibi muhtelif kısımlarına ihtiyaca göre dağıtılır. Zeki ve güzel olanları vâlide sultan dairesine alıp yetiştirir. Padişaha takdim eder. Bunlar padişahın cariyesi olduğundan hepsi nikâhlı zevce statüsündedir. Câriyelerin örtünmesi dinen farz değildir. Haremde zaten herkes başı açık dolaşabilir. Zaten erkek sinek bile hareme giremez. Ama Osmanlı terbiyesi muayyen şekilde kapalı giyinmeyi icab ettirir. Bilmeyen, haremdekiler niye tesettüre uymuyor diye sorar!
 Haremde bir kız serkeşlik yaparsa, bir gün tutmaz, saraydan çıkarırlar. Hürrem de karnı sıcak yemek gördü diye sevinmiştir. Ülkesinde kalsaydı belki de acından ölürdü. Mendil atma, padişaha bağırma, kucağına düşme gibi hafiflikler haremde yoktur. Hele dizide cariyelerin dansı tamamen uydurmadır. Düğünde dernekte oynamak vardır ama Osmanlı eğlence telâkkisi bu değildir. Oryantal dans bize son yıllarda gelmiştir. Bunları bilmeyenler, padişahı gayrimeşru münasebet içinde zannedecek

Cariyeleri harem ağaları değil, kadın ve gerekirse kafes arkasından erkek muallimler terbiye eder. Haremağaları hareme girmez, haremle dışarının irtibatını temin eder. Hareme doktor mu, hoca mı gelecek, odun mu alınacak, cariyeler gezmeye mi götürülecek bununla meşgul olur. Hepsi oturaklı adamlardır. Hadım olmak, kırıtmayı, homoseksüel olmayı gerektirmez. Üstelik dizidekiler kulaklarında küpeleri, garip türbanlarıyla Hindli falcılara benziyor. Harem ağalarının hepsi zencidir. Dizidekiler nedense beyaz.
 
Padişah ve devlet adamları ekseriya, Hasodabaşı İbrahim Paşa ise dizinin hemen her sahnesinde başı açık geziyor. Bu mümkün değildir. Resmiyette kavuk, evde ise işlemeli takke giyilir. Şarkta başı açık durmak çok ayıptır. Üstelik devlet adamları arasında sakallı kimse neredeyse yok. Bunlar süklüm püklüm halleriyle daha çok köy ihtiyar heyetine benziyor. Hele uzun saçları, kirli sakalıyla genç bir adam, kaptan-ı derya Cafer Ağa rolüne hiç yakışmamış.

23 hatayı içeren listeden bazı notları sizinle paylaşmak istedim.
1) Kanuni, Kur'an'ın "iki kişi arasında dahi olsa adaleti sağlayın" dediğini söylüyor, Kur'an'da böyle bir ayet yok.
2) Dizide Yavuz'un 200 kalyonluk donanma hazırlattığı söyleniyor, oysa donanma için ilk kalyon 17.yüzyılın ortasında yapılmıştır ve tarihte hiç bir ordu bırakın 200'ü, 
100 kalyona yaklaşacak bir donanma kurmamıştır.
3) Hünkâr sofası Kanuni tarafından kullanılmış değildir.
4) Hürrem Sultan, Kanuni'nin tahta çıkışından bir kaç yıl önce saraya girmiştir.
5) 26 yaşındaki Kanuni'nin 41 ve 14 yaşındaki Hürrem'in 28 yaşında birer kişi tarafından oynanması garip durmaktadır.
6) Kanuni tahta çıktığında Harem, Topkapı Sarayında değil Eski Saray'da idi.
7) Hareme gelen bir kız 3-4 yıl eğitimden geçmeden padişahın karşısına çıkarılmazdı. Hürrem'in, padişahın adını "Sülüman" diye telaffuz ederken, gelir gelmez huzuruna çıkarılması yanlıştır.
8) Dizide ismi gecen cellât Kara Ali, o tarihlerden 150 yıl sonra yaşamış bir kişidir.
9) Kanuni tahta çıktıktan sonra babasının nedimi Hasan Can'la görüşüyor. Hasan Can 60 küsur yaşında biri olarak görünüyor, oysa tarihi bilgilerimiz bize Hasan Can'ın Kanuni tahta çıktığında en fazla 30'ların başında olabileceğini göstermektedir.
10) Valide Sultan saraya yeni gelen Hürrem Sultan'la Rusça konuşuyor, bir kaç sahne sonra Hürrem Sultan birine "dilimizi nasıl biliyor" diye sorunca "Kırım Hanı'nın kızıdır da ondan" cevabını alıyor. O sıralarda Kırım Tatarları 250 yıl daha Rus egemenliğine girmeyecek bir topluluktur, Kırım'da Rus etkisi söz konusu değildir.
11) Bir vezir, padişahın İbrahim Paşa'yı has odabaşı yapması üzerine "bu dönmeyi nasıl has odabaşı yapar" diye sızlanıyor. Has Oda ve hatta Enderun'un tamamı zaten devşirmelerden oluşur.
12) Bir sahnede askerler "cülus bahşişimiz verilecek" diye seviniyorlar, askerlere bakıyoruz en genci 45-50 yaşında, hepsi hımbıl adamlar. O yaşta kimse orduda kalmaz.
13) Kanuni'nin ilk işi divan toplantısına katılıp bazı kararlarını aktarmak oluyor. Fatih döneminden beri padişahlar divan toplantısına katılmaz ve belki kafes arkasından dinlerlerdi.
14) Kanuni Venedik elçisiyle konuşurken Sarlken ve Francois'in mücadelesi için "bakalım kim kayzer olacak" diyor. Burada kayzer kelimesinin kullanılmasının doğru olmamasını geçtim, bu cümleyle Kanuni ne demek istemektedir ben bir tarih okuru olarak anlayabilmiş değilim.
15) Kanuni Venedik elcisiyle konuşurken "Venedik dükü" lafzini kullanıyor, bu kelimenin doğrusu "Doge"dur ve dilimize "Doc" diye geçmiştir, Kanuni'nin "Venedik Doc'u" demesi gerekirdi. Doge'un İngilizcesi Duke'tür ama anlamları tamamen ayrıdır.
16) Padişah dizinin pek çok yerinde ve Has odabaşı İbrahim Paşa, dizinin hemen her sahnesinde başı açık geziyor. Bu da doğru değildir. Kavuğu çıkarsalar bile takke giymeleri gerekirdi, Osmanlı âdeti budur."
... Ve daha birçok hata. Bu hataları bulmak için de tarihçi olmaya gerek yok ayrıca.
Ciddi ve dikkatli olmak yeterli. Bunları görünce bizim tarihimiz sadece kitaplarda kalsın aman demek geliyor içimden.

9 Şubat 2013 Cumartesi

GÜNDELİK GÜZELLEŞME VE BİR ÖMÜR TAZELİK


İlk Önce Cilt Temizliği 

            Şöyle bir düşünün uzun bir tatilden evinize gelmişsiniz. İlk ne yapar hanımlar. Bavullar bir yere dahi yerleşmeden hemen yüzeysel bir temizlik başlar Cildimiz içinde aynen durum geçerli. Cilt Bakımımızda ilk dikkat etmemiz gereken nokta düzenli günlük cilt temizliğidir. Bunu sabah ve akşam olmak üzere günde iki kez yapıp sonrada tonikle silmek olarak yapabilirisiniz. Elbette ki tonik ile temizledikten sonra cildinize uygun günlük bakım kremini sürmeyi asla ihmal etmeyin. 

            Cilt temizliğini ister makyajlı olun ister makyajsız olun mutlaka günlük yapmaya özen göstermelisiniz. Bunun sebebi cilt yüzeyinde gün içinde oluşan yağ tabakasının ve oluşan birikimlerin alınması içindir.

Cilt Kremleri 

            Bir üst paragrafta da belirttiğim gibi krem cilt bakımında olmazsa olmazlardandır. Ancak bunu yaparken bilinçli yapmalıyız. Cilt tipinizi çok iyi bilmelisiniz. Bunu öğrenmek için ORİFLAME CİLT ANALİZ BANTLARIMIZI kullanabilirsiniz..ağlı ciltlere çok fazla krem önerilmez. Bakım yaparken çoğunlukla losyonları veya jelleri tercih etmelisiniz. Kuru ciltlerde ise kremleri tabiî ki. Bunun sebebi kremler %40-50 oranında fazladan yağ jeller ise %10-15 oranında yağ içerir. Tüm bunların hepsine genel olarak temizleme sütü deniliyor.

Bunlar ne işe mi yarıyor? Hemen akıllara bu soru gelebilir, yada düzenli kullanıyorsanız eğer neden kullandığınızı bilerek kullanmakta her daim fayda vardır.    Temizleme sütleri kıl diplerinde olan ” cilt yağ salgısını” ki buna “sebum”denir ve bu salgıya yapışmış olan dış etmenle bulaşmış olan kirlerin ve yapılan makyajın temizlenmesinden sonra dahi kalan makyaj artıklarının temizliği için kullanılır.

            Kullanılan temizleme sütü az önce bahsettiğimiz artıkları, erimeyen ve temizlenmesi daha zor olan keratin gibi pullu birikimleri ise tonik yardımı ile temizlersiniz. Tüm bunları uygularken göz çevresine azami dikkati göstermeniz gerekmektedir.  Çünkü bu bölge çok narin bir yapıya sahiptir. Bunun içinde göz çevresi için özel temizleme sütü tercih edilmelidir.

Tonik Neden Kullanılır? 

            Günlük Cilt bakımı yapılırken tonik cilt bakım uzmanlarının asla vazgeçmediklerindendir. Bunun sebebi ciltteki artıkları krem veya losyon ile aldıktan sonra suda erimeyen dediğimiz pullanmaları ve keratin yapılarını tonikile temizlersiniz.

Toniğin başka bir faydası ise gözenekleri açmasıdır. Gözeneklerimizin kas yapısı yoktur. Yani sıkışıp açılması mümkün değildir. Bundan dolayı dış etkilerle gelen kir ve makyaj artıkları gözenekleri tıkar ve cildin hava alamsını engellerler. Tonikler bu parçaların gözeneklerden temizlenmesi için kullanılır. Burada bir uyarıda bulunmak isterim tonik cildi tahriş biraz tahriş ettiği için gözenekler kısa süreliğine sıkılaşır. Bir süre sonra eski halini alır.

Cilt Bakımı ile İlgili Sık Sorulan Sorular 

Temizlik Losyonu Kullanılmasa Olur mu?

            Cevap: HAYIR. Cilt temizleme işlemi esnasında kullanılan ürünler yüzünden cildin pH değeri değişir. Bunu tekrardan eski haline getirmek için kullanılması gereken ürün ise Toniklerdir.

Peki Temizleme Sütünü Nasıl Temizlerim? 

            En iyi yöntem su kullanmaktır. Ancak bazı durumlarda yani çok çok kuru ciltlerde bu nasıl temizlenir diye soracak olursanız bunu için bir makyaj pamuğu kullanabilirsiniz.

Cilt Kremimi Nasıl Seçmeliyim?

            Bunun cevabı cilt tipinizde gizli. Ancak her şeyden önemli olan asıl amaç cilt nemlendirme. Eğer ki genç yaşlarda cildiniz yeterince nem aldıysa ve bunu muhafaza ediyorsa biraz şanslısınız demektir. Bu tür ciltlerde cilt kırışıklıları daha geç yaşlarda kendini göstermeye başlar. Yağlı ciltler için Yosun Bileşenli Kremleri kullanmak en iyisidir. Kuru ciltlerde ise Meyve Asitli Kremler en etkili çözümü verir. Eğer ki yaşınız 30 u geçmiş ise cilt hücre yenilenmesine yardımcı olan kremleri kullanmanızda fayda var demektir.  Genç yaşlarda anti-aging kremlerini asla tavsiye etmiyoruz. Bu tarz ürünlerin erken yaşta kullanılmaya başlanması cilt alerjilerinin başlamasına ortam hazırlayabiliyor.

Cilt Bakımı ile ilgili bilgi ve görüşlerinizi yorum olarak benimle paylaşırsanız çok seviniz.

ORİFLAME E KAYIT OLMAK İÇİN gokceunalan@gmail.com MAİL ADRESİNDEN BANA ULAŞABİLİRSİNİZ..ÜCRETSİZDİR...

10 Ocak 2013 Perşembe

PARGALI İBRAHİM PAŞA'NIN SONU.........




Pargalı İbrahim PaşaMakbul İbrahim PaşaFrenk İbrahim Paşa ya da öldürüldükten sonraki ünvanıyla Maktul İbrahim Paşa
Osmanlı devlet adamı. Eşi, Kanuni Sultan Süleyman'ın kız kardeşi Hatice Sultan'dır.

Yunanistan'da kalan Parga yakınlarındaki bir köyde doğdu. Değişik kaynaklarda doğumunda Rum ya da İtalyan kökenli olduğu belirtilmektedir Babası bir balıkçıydı. 6 yaşında korsanlar tarafından kaçırılarak Manisa'da dul bir kadına satıldı. Bu kadın İbrahim'in eğitimine önem vererek onu hem keman benzeri bir müzik aletini iyi çalabilecek şekilde hem de birçok alanda en iyi şekilde yetiştirdi. Şehzade Süleyman Manisa'da sancakbeyi olarak görev yaptığı sırada karşılaştığı ve arkadaşlık kurduğu İbrahim'i maiyetine aldı. İbrahim Paşa'nın anne ve babasını sadrazamlığı sırasında İstanbul'a getirttiği kayıtlara geçmiştir.
Sultan Süleyman'ın maiyetinden idamına kadar geçirdiği yıllar boyunca onun yakın arkadaşı ve danışmanı oldu.
İbrahim Paşa'nın dönemindeki gücünü ortaya koyacak en önemli veri; Sultan Süleyman tarafından Seraskerlik makamına getirildiğinde İmparatorluğun o güne dek dört tuğla simgelenen gücünün yedi tuğa çıkarılması ve İbrahim Paşa'nın da altı tuğ taşımaya yetkili kılınmış olmasıdır. Padişahtan tek eksiği hilafet tuğudur. 


Makbul İbrahim Paşa'nın ölümüyle ilgili pek çok neden öne sürülmektedir. Avusturya'yla 1533 yılında yapılan barış görüşmeleri sırasında elçilere devletin kudretinden bahsettikten sonra kendi gücünü şöyle vurgulamıştır:
Bu büyük devleti idare eden benim; her ne yaparsam, yapılmış olarak kalır, zira bütün kudret benim elimdedir; memuriyetleri ben veririm, eyaletleri ben tevzi ederim; verdiğim verilmiş, reddettiğim reddedilmiştir. Büyük padişah bir şey ihsan etmek istediği yahut ihsan ettiği zaman bile eğer ben onun kararını tasdik etmeyecek olursam, gayr-i vaki gibi kalır; çünkü her şey; harb, sulh, servet, kuvvet benim elimdedir. 

Bu sözlerle İbrahim Paşa'nın iktidar hırsının hangi boyutlara ulaştığı anlaşılmaktadır.Paşa özellikle Irakeyn Seferi sırasında padişahtan kendisini soğutmaya başlamıştır. Defterdar İskender Çelebi'yi idam ettirmesinin padişahı ondan soğutan nedenlerden birisi olduğu düşünülür.yrıca İbrahim Paşa ile ilgili kendisine hediye olarak gönderilen Kur'anları kabul etmediği, Hristiyanlık inancını taşıdığı, eşiyle ilgilenmediği, bazı cinayetleri sakladığı ve Doğu seferleri sırasında boş yere harcamalar yaptığı söylentileri yayılmıştı.Pek çok tarihçi, yabancı elçilerin İbrahim Paşa’yla görüşmelerine ilişkin hazırladıkları raporlarından yola çıkarak onun iktidar hırsıyla pek çok kararı kendi başına buyruk verdiği savında bulunmaktadır.Bu nedenle, 1536 yılında gücünden kaygılanan Kanuni Sultan Süleyman'ın emri ile öldürüldüğü iddia edilmektedir. Ayrıca Makbul İbrahim Paşa'nın Hürrem Sultan'ın oğlu olmayan Şehzade Mustafa'yı desteklemesinden dolayı ölümünde Hürrem Sultan'ın da büyük bir rol oynadığı rivayet edilir.
İbrahim Paşa, Fransızlara verilecek olan kapitülasyonlarla ilgili çalışmalarını yürütürken, 14-15 Mart gecesi iftar için saraya davet edildi. İftardan sonra dört dilsiz cellat tarafından boğuldu.
KISSADAN HİSSE..İNSANIN KENDİ KENDİNE YAPTIĞINI BAŞKA HİÇ KİMSE YAPAMAZMIŞ.....

Gökçe ÜNALAN

8 Ocak 2013 Salı

MERHAMET!!!! HEPİMİZDE VAR OLAN BİR DUYGU DEĞİL Mİ?


Havalar soğuk, yağışlar çoktan başladı. Birçok dostumuz sokaklarda, üşüyor, aç. Onlara yardım edelim. İşte burada size birkaç öneri. Hep beraber uygulayalım…
- Sokak hayvanları için dışarıya koyulan suların içine 1 damla zeytinyağı damlatmak soğuğa karşı dirençlendirir.
- Arabanızı çalıştırmadan önce tekerlek ya da motorunuzda bir kedi olup olmadığını mutlaka kontrol edin.
- Mahallenizde öncü olun, herkesin evinde pişen yemeklerinden artıklarını toplayarak birkaç kaba ayırarak parklara, kuytu köşelere koyun.
- Yaralı ve hasta olduğunu düşündüğünüz yavru ya da büyük bir köpek, kedi görürseniz, en yakın belediyeye haber verin. Özel bir kliniğe de götürebilirsiniz ve daha sonra da takipçisi olmayı unutmayın.
- Yeriniz müsaidse içine girebilecekleri ve soğuktan onları koruyacak kartondan sığınaklar yapın.
- Apartmanızın kazan dairesine, apartmanın da onayını alarak soğuktan ve yağıştan ıslanmış özellikle kedileri alıp bakabilirsiniz.
 Bazılarımızın evinde baktığı sıcacık evde yaşayan yemeği önüne konulan hayvan dostlarımız var. Onlar çok şanslı. Ama dışarda yaşayan bir sürü yardıma muhtaç canlılar var. Onlar için küçücük bir iyilik yapmak onları sokaklardan kurtarmaz belki ama bu soğuklarda onların birazcıkta olsa üşümelerini engellemek ve açlık çekmemeleri için hayvan dostlarımıza yardım edebiliriz. Hayvan sevin veya sevmeyin hepimiz içimizde bir vicdan taşıyoruz. Onlarda birer canlı ve bize  ihtiyaçları var. Lütfen duyarsız kalmayın.


1 Ocak 2013 -31 Ocak 2013 tarihleri arasında “bakras.com.tr” adresinden yapacağınız alışverişlerin %10’nu sokak hayvanlarının tedavisinde kullanılmak üzere HAYSEV’e bağışlanacaktır.
İyi alışverişler..
BAKRAS WEB SİTESİ: bakras.com.tr

Pratik ve şık çözümler sunan çantalar arayan kadınlar için özel olarak üretilen BAKRAS çantaları, şık tasarımlara sahip olmasının yanında, daha çok işlevselliği ile de öne çıkıyor. Bakras; sade bir çanta koleksiyonu değil, taşımayla ilgili pratik çözümleri aktif kadının yaşamına sunan önder bir marka.
Bakras Çantanın mimarı Başak Kızılkaya, Haysev Dergisinin Ocak Ayı Sayısında bizlerle olacak. Bakras’ın nasıl var olduğundan, hayvanların hayatındaki önemi üzerine keyifli bir sohbette bizlerle buluşacak..
Hayatınızı kolaylaştırmak ve bir sokak hayvanının tedavisinde sizinde payınız olmasını isterseniz hiç zaman kaybetmeyin deriz.
1 Ocak 2013 -31 Ocak 2013 tarihleri arasında “bakras.com.tr” adresinden yapacağınız alışverişlerin %10’nu sokak hayvanlarının tedavisinde kullanılmak üzere HAYSEV’e bağışlanacaktır.
İyi alışverişler..
BAKRAS WEB SİTESİ: bakras.com.tr

3 Ocak 2013 Perşembe

ESRARENGİZ,GERİLİM,HEYECAN KENDİNİZİ KİTABIN İÇİNDE BULACAKSINIZ..

JOHN VERDON....(GERİLİM UZMANI) SON KİTABI ÇIKTI..
BU KİTABI ALIP OKUDUĞUMDA ELİMDEN DÜŞÜREMEDİM ÖZELLİKLER GİZEM, BİLİNMEZLİK,CİNAYET, HEYECAN HEPSİ BU KİTAPLARDA VAR.ELİNİZDEN DÜŞÜREMEYECEKSİNİZ..İŞTE HARİKA 3 KİTAP..

AKLINDAN BİR SAYI TUT

Gerilim romanı uzmanı olan John Verdon'un kaleme aldığı Aklında Bir Sayı Tut kitapseverlere mükemmel bir dedektiflik ve gizem romanı sunuyor.


Posta kutusuna gelen bir notta 1 ile 1000 arasında bir sayı tutması gerektiğini söyler ve devamında tüm sırlarını bildiği ve tuttuğu sayının aynısı yazılıdır. Bunun üzerine bu gizemli notun kim tarafından yazıldığını bulmaya çalışan adam kendini bir anda mükemmel bir gizem oyununun içinde bulur.


Kitabını okurken kendinizi birden romanın içinde buluyorsunuz. Adeta romandaki adamdan daha önce bu gizemi çözmeye çalışıyorsunuz fakat bir türlü başarılı olamıyorsunuz. Kitabın sonundaki gerçek ile ise büyük bir şaşkınlık içine giriyorsunuz.


Aklında Bir Sayı Tut kitabının en güzel tarafı çok fazla detaya girilmeden basit bir anlatımının olması. Bu yüzden okurken fazla zorlanmıyorsunuz ve akıcı dili ile kendinizi bir anda kaptırıyorsunuz. 


GÖZLERİNİ SIMSIKI KAPAT

New York'un en gözde dedektifiyken, basının kendisine yakıştırdığı isimden hep rahatsız olmuştu: Süper Dedektif. Bir bulmacayla karşılaştığında, mutlaka çözmek isterdi. Gurney'e göre her bulmacanın çözümü için mutlaka bir ipucu vardı.


Peki ya bu sefer yoksa?


Düğün günü öldürülen bir gelin… Ve olaya tanıklık eden yüzlerce davetli. Cinayeti kimin işlediği ortada, herkes kendinden emin ama ya hepsi zekice bir illüzyonla yanıltılıyorsa... Cinayet silahı dahil birçok detayda sürpriz akıl oyunlarını gördüğünde, Gurney tam bir psikopatla karşı karşıya olduğunu anlar.


Gurney şeytanın bile aklına gelmeyecek yöntemleri, soruları ve keskin bakış açısıyla soruşturmaya bambaşka bir boyut kazandıracaktır. Kim daha zeki; Gurney mi, yoksa müthiş bir illüzyondan ibaret katil mi? John Verdon'dan, akıl oyunlarının iç içe geçtiği, sıra dışı bir roman.

ŞEYTANI UYANDIRMA

Asla o karanlık odaya girme.
Sabaha çıkmak istiyorsan şeytanı uyandırma.

Hiçbir cinayet kusursuz değildir. Özellikle Dahi Dedektif Dave Gurney bir olaya müdahil olup hiç kimsenin göremediği detayları ortaya çıkardığında, çıkışı olmadığı düşünülen labirentin çıkışını ustalıkla bulduğunda...

Gurney, bir seri katil üzerine belgesel hazırlayan genç bir kıza danışmanlık yapmayı kabul eder. On yıl önce yaşanan bu olaylarda kurbanların hepsi keskin bir nişancı tarafından zifiri karanlıkta, pahalı Mercedes arabalarını kullanırken, aynı açıdan ve noktadan kusursuz biçimde vurulmuş ve bedenlerinin yanına birer oyuncak hayvan bırakılmıştır. Asla aydınlatılamayan bu cinayetlerin üstüne bir perde çekilmiştir ve kimse bu perdeyi kaldırabilecek kadar cesaretli değildir. Tek bir kişi dışında.
Gurney'in, kimseye izini belli etmeyecek kadar dahiyane bir plan yapmış olan bu caniyle oynayabileceği tek bir oyun vardır. Ölüm oyunu: Kendini hedef göster, o sana gelsin.

2 Ocak 2013 Çarşamba

BULMACA ÇÖZMEYİ SEVER MİSİNİZ???

BİR İŞ VAR DESEM VE DESEM Kİ..

ÜRÜNLERİNİN TAMAMI BİTKİSEL VE HAYVANLAR ÜZERİNDE TEST EDİLMİYOR..ÜSTELİK SİZDEN SERMAYE,DİPLOMA, DİL, BİLGİSAYAR VS İSTEMİYOR...SATIŞLARDAN .%30 KAR ALDIĞI GİBİ  KİŞİSEL İHTİYAÇLARINI DIŞARIDAN ALMAK YERİNE %30 İNDİRİMLİ HARİKA VE GÖNÜL RAHATLIĞI İLE KULLANABİLECEĞİ KENDİ DÜKKANINDAN ALABİLİYOR....

ÜSTELİK NE KADAR KAZANACAĞINA ,KAÇ SAAT ÇALIŞMAK İSTEDİĞİNE,KİMİNLE ÇALIŞMAK İSTEDİĞİNE, SABAH KAÇTA UYANIP EVE KAÇTA GİRECEĞİNE HER ŞEYE KENDİ KARAR VERİYOR..BU İŞTE PATRON YOK..BU İŞİN PATRONUDA AĞASIDA SİZSİNİZ..SİZ NASIL İSTERSENİZ HERŞEY ÖYLE OLUYOR...

AYRICA BU İŞE BAŞLADIĞINIZDA YÜKSEK FİYATLI ÜRÜNLERİ ÇOK KOMİK RAKAMLARA ALDIĞINIZ VE PARA KAZANDIĞINIZ GİBİ BAŞKA BAŞKA ARKADAŞLARINIZADA ANLATIP ONLARINDA KAZANMASINI SAĞLADIĞINIZDA BİRDE ONUN İÇİN BİR SÜRÜÜÜ HEDİYE ALIYORMUŞSUNUZ

ŞİMDİ BU İŞ SİZCE NE İŞİ..CEVABINI BULAN HERKESE BENDEN BİR SÜRPRİZ HEDİYE..
MAİLLERİNİZİ BEKLİYORUMM
gokceunalan@gmail.com