TAKİP ET & ONAYLA

Translate

25 Şubat 2013 Pazartesi

HAREM & SULTAN & PADİŞAH ve MUHTEŞEM YÜZYIL GERÇEKLERİ


Pargalı, Kanuni'nin eniştesi değilmiş !!

Kanuni Sultan Süleyman'ın veziriazamı Makbûl ve Maktul İbrahim Paşa, nâm-ı diğer Pargalı İbrahim Paşa, bilindiğinin aksine padişahın damadı değilmiş. Uzunçarşılı, Pargalı İbrahim'in eşinin, Hatice Sultan değil Muhsine adında saray soylu olmayan bir hanım olduğunu belgeleriyle açıklıyor. Yazar, Hatice Sultan'ın İbrahim Paşa ile değil, İskender Paşa ile evli olduğunu da belirtiyor.


Hangisi gerçek harem















Hürrem Sultan


Hürrem Sultan 1506 yılında doğup 1558 yılında 52 yaşındayken vefat etti. Kanuni Sultan Süleyman Han'ın eşi ve sonraki padişah II. Selim'in annesidir.Hürrem Sultan, sarayda özel bir eğitim gördü. Güzelliği, zekası ve becerisi ile padişahın dikkatini çekmeyi bildi. Harem kadınları ve saray ileri gelenleri arasında da kendine yer edindi.Hürrem Sultan, Kanuni Sultan Süleyman'a bir kız, dört oğlan çocuğu doğurdu. En büyük oğlu Mehmet Şehzade tahta çıkamadan öldürüldü. İkinci oğlu Selim tahta çıktı. Diğer çocukları da Beyazıt ve Cihangir Şehzadelerdir. Kızı Mihrimah Sultan'ı Rüstem Paşa ile evlendi.Hürrem Sultan 18 Nisan 1558 tarihinde eşi Kanuni Sultan Süleyman'dan 8 sene önce 52 yaşındayken öldü. Oğlu II. Selim'in tahta çıkışını göremedi. Süleymaniye Camisi Külliyesi içinde kendisi için yaptırılan türbeye gömüldü. Türbenin iç duvarları bir cennet bahçesini tasvir eden İznik çinileriyle kaplıdır.Hürrem Sultan ayrıca Ayasofya Camii civarında yardıma muhtaç ve fakirlerin karnını doyurmak için bir mutfak yaptırtmıştır.

Dizide ki Bir sahnede Hurrem Sultan’ın ailesinin intikamını almak üzere saraya giren bir kadın intibaı uyandırılmış ki çok yanlıştır. Ailesinin öldürüldüğü bilinmiyor. Muhtemelen esir edilmediler. Hürrem Sultan, saraya 12 yaşlarında girdi. O zaman Kanuni Sultan Süleyman padişah değildi. Çok güzel değildi ama zekâsı ve sempatikliği ile temayüz etti. Hurrem (sevimli) ismi bu yüzden kendisine verildi. Şiirler yazan, edebiyat, dikiş-nakış, musiki bilen entelektüel bir hanımdı. Hürrem Sultan hataları ve zaafları bir yana, Kanuni Sultan Süleyman gibi herkesin övdüğü bir cihan padişahının gönlünü kazanmış; kocasına destek olmuş; hayır hasenatıyla kendisini sevdirmiş bir şahsiyettir. 

Harem bir mektepti eğlence yeri değil!


Haremağaları hareme girmez, haremle dışarının irtibatını temin ederdi. Harem ağaları?dizideki gibi beyaz değil, hepsi zenciydi.

Harem bir mektepti, eğlence yeri değildi. Hristiyan kız haremde kalamaz. Hepsine yeni isim verilir. Hiçbiri Hristiyan ismiyle anılmaz. Hürrem Sultan’ın ikide birde bakıp imrendiği gözdeler balkonu başka bir âlem. Filmlerde tasvir edilen kibar randevuevlerini andırıyor. Balkonda mânâsızca salınan şuh bir sürü kadın. Gerçeği aksettirmiyor. Padişah, şatafatı, güzel yaşamayı severdi. Ama zannedilenin aksine kadınlara düşkün değildi. Dört hanımı vardı. Hürrem’den sonra da kimseye iltifat etmemiştir. Fevkalâde prensipli, protokole çok bağlı, aynı zamanda pek zarif bir zât idi.

Padişahı eğlendirecek cariyeleri hasodabaşı seçiyor. Hasodabaşı hareme bile giremez. Cariyeler saraya alındığında haremin mutfak, kiler, hamam, hastane gibi muhtelif kısımlarına ihtiyaca göre dağıtılır. Zeki ve güzel olanları vâlide sultan dairesine alıp yetiştirir. Padişaha takdim eder. Bunlar padişahın cariyesi olduğundan hepsi nikâhlı zevce statüsündedir. Câriyelerin örtünmesi dinen farz değildir. Haremde zaten herkes başı açık dolaşabilir. Zaten erkek sinek bile hareme giremez. Ama Osmanlı terbiyesi muayyen şekilde kapalı giyinmeyi icab ettirir. Bilmeyen, haremdekiler niye tesettüre uymuyor diye sorar!
 Haremde bir kız serkeşlik yaparsa, bir gün tutmaz, saraydan çıkarırlar. Hürrem de karnı sıcak yemek gördü diye sevinmiştir. Ülkesinde kalsaydı belki de acından ölürdü. Mendil atma, padişaha bağırma, kucağına düşme gibi hafiflikler haremde yoktur. Hele dizide cariyelerin dansı tamamen uydurmadır. Düğünde dernekte oynamak vardır ama Osmanlı eğlence telâkkisi bu değildir. Oryantal dans bize son yıllarda gelmiştir. Bunları bilmeyenler, padişahı gayrimeşru münasebet içinde zannedecek

Cariyeleri harem ağaları değil, kadın ve gerekirse kafes arkasından erkek muallimler terbiye eder. Haremağaları hareme girmez, haremle dışarının irtibatını temin eder. Hareme doktor mu, hoca mı gelecek, odun mu alınacak, cariyeler gezmeye mi götürülecek bununla meşgul olur. Hepsi oturaklı adamlardır. Hadım olmak, kırıtmayı, homoseksüel olmayı gerektirmez. Üstelik dizidekiler kulaklarında küpeleri, garip türbanlarıyla Hindli falcılara benziyor. Harem ağalarının hepsi zencidir. Dizidekiler nedense beyaz.
 
Padişah ve devlet adamları ekseriya, Hasodabaşı İbrahim Paşa ise dizinin hemen her sahnesinde başı açık geziyor. Bu mümkün değildir. Resmiyette kavuk, evde ise işlemeli takke giyilir. Şarkta başı açık durmak çok ayıptır. Üstelik devlet adamları arasında sakallı kimse neredeyse yok. Bunlar süklüm püklüm halleriyle daha çok köy ihtiyar heyetine benziyor. Hele uzun saçları, kirli sakalıyla genç bir adam, kaptan-ı derya Cafer Ağa rolüne hiç yakışmamış.

23 hatayı içeren listeden bazı notları sizinle paylaşmak istedim.
1) Kanuni, Kur'an'ın "iki kişi arasında dahi olsa adaleti sağlayın" dediğini söylüyor, Kur'an'da böyle bir ayet yok.
2) Dizide Yavuz'un 200 kalyonluk donanma hazırlattığı söyleniyor, oysa donanma için ilk kalyon 17.yüzyılın ortasında yapılmıştır ve tarihte hiç bir ordu bırakın 200'ü, 
100 kalyona yaklaşacak bir donanma kurmamıştır.
3) Hünkâr sofası Kanuni tarafından kullanılmış değildir.
4) Hürrem Sultan, Kanuni'nin tahta çıkışından bir kaç yıl önce saraya girmiştir.
5) 26 yaşındaki Kanuni'nin 41 ve 14 yaşındaki Hürrem'in 28 yaşında birer kişi tarafından oynanması garip durmaktadır.
6) Kanuni tahta çıktığında Harem, Topkapı Sarayında değil Eski Saray'da idi.
7) Hareme gelen bir kız 3-4 yıl eğitimden geçmeden padişahın karşısına çıkarılmazdı. Hürrem'in, padişahın adını "Sülüman" diye telaffuz ederken, gelir gelmez huzuruna çıkarılması yanlıştır.
8) Dizide ismi gecen cellât Kara Ali, o tarihlerden 150 yıl sonra yaşamış bir kişidir.
9) Kanuni tahta çıktıktan sonra babasının nedimi Hasan Can'la görüşüyor. Hasan Can 60 küsur yaşında biri olarak görünüyor, oysa tarihi bilgilerimiz bize Hasan Can'ın Kanuni tahta çıktığında en fazla 30'ların başında olabileceğini göstermektedir.
10) Valide Sultan saraya yeni gelen Hürrem Sultan'la Rusça konuşuyor, bir kaç sahne sonra Hürrem Sultan birine "dilimizi nasıl biliyor" diye sorunca "Kırım Hanı'nın kızıdır da ondan" cevabını alıyor. O sıralarda Kırım Tatarları 250 yıl daha Rus egemenliğine girmeyecek bir topluluktur, Kırım'da Rus etkisi söz konusu değildir.
11) Bir vezir, padişahın İbrahim Paşa'yı has odabaşı yapması üzerine "bu dönmeyi nasıl has odabaşı yapar" diye sızlanıyor. Has Oda ve hatta Enderun'un tamamı zaten devşirmelerden oluşur.
12) Bir sahnede askerler "cülus bahşişimiz verilecek" diye seviniyorlar, askerlere bakıyoruz en genci 45-50 yaşında, hepsi hımbıl adamlar. O yaşta kimse orduda kalmaz.
13) Kanuni'nin ilk işi divan toplantısına katılıp bazı kararlarını aktarmak oluyor. Fatih döneminden beri padişahlar divan toplantısına katılmaz ve belki kafes arkasından dinlerlerdi.
14) Kanuni Venedik elçisiyle konuşurken Sarlken ve Francois'in mücadelesi için "bakalım kim kayzer olacak" diyor. Burada kayzer kelimesinin kullanılmasının doğru olmamasını geçtim, bu cümleyle Kanuni ne demek istemektedir ben bir tarih okuru olarak anlayabilmiş değilim.
15) Kanuni Venedik elcisiyle konuşurken "Venedik dükü" lafzini kullanıyor, bu kelimenin doğrusu "Doge"dur ve dilimize "Doc" diye geçmiştir, Kanuni'nin "Venedik Doc'u" demesi gerekirdi. Doge'un İngilizcesi Duke'tür ama anlamları tamamen ayrıdır.
16) Padişah dizinin pek çok yerinde ve Has odabaşı İbrahim Paşa, dizinin hemen her sahnesinde başı açık geziyor. Bu da doğru değildir. Kavuğu çıkarsalar bile takke giymeleri gerekirdi, Osmanlı âdeti budur."
... Ve daha birçok hata. Bu hataları bulmak için de tarihçi olmaya gerek yok ayrıca.
Ciddi ve dikkatli olmak yeterli. Bunları görünce bizim tarihimiz sadece kitaplarda kalsın aman demek geliyor içimden.

2 yorum: